Özet: Vaka formülasyonu, bireyin kendine özgü deneyimlerini psikolojik teori ile bütünleştirme sürecidir ve genellikle etkili terapide merkezi bir süreç olarak tanımlanır. Dolayısıyla, Kognitif Davranışçı bir perspektiften çalışan bir klinisyenin karşılaştığı kilit soru, bir hasta ile çalışırken formülasyonunun temeli olarak hangi teorinin seçilmesi gerektiğidir. Bu soruyu, öncelikle bozukluğa özgü ve tanılararası yaklaşımların güçlü yönlerini ve sınırlılıklarını göz önünde bulundurarak ele alıyoruz. Buradan hareketle, yaklaşımlar arasındaki farklar, klinisyenlerin en uygun teori ve araştırmayı seçip dahil ederek terapiyi bireyselleştirmesine olanak tanıyan vaka formülasyonuna yönelik ilke temelli bir yaklaşımla çözülen bir yapboz veya bulmaca olarak çerçevelenmektedir. Ayrıca, hasta için kalıcı iyileşmenin nasıl sağlanacağını göz önünde bulundurarak, hastanın güçlü yönlerini ve dayanıklılığını hem bozukluğa özgü hem de tanılararası yaklaşımlara dahil etmeyi vurguluyoruz. Bunu başarmak için, bozukluğa özgü modelleri dikkate almanın ötesine geçerek, iyilik (wellbeing) ve dayanıklılık (resilience) modellerinden yararlanıyoruz ve sadece bozuklukların değil aynı zamanda dayanıklılığın da teorik açıklamalarına ihtiyaç duyuyoruz.
Referans: Dudley, R., Kuyken, W. ve Padesky, C. A. (2011). Disorder specific and trans-diagnostic case conceptualisation. Clinical Psychology Review, 31(2), 213-224.
Saygılarımla,
Klinik Psk. İrem İskenderoğlu
