Vaka formülasyonu, Bilişsel-Davranışçı Terapi’nin (CBT) temelidir çünkü danışanın sorunlarına yönelik müdahaleler geliştirilecek şekilde danışanın klinik belirtilerini (clinical presentatitons) tanımlar ve açıklar. Yine de, araştırmalar vaka formülasyonunun öne sürülen faydalarının doğruluğunu sorgulamaktadır. Bu makale, vaka formülasyonunun gerekçesini ve kanıt temelini gözden geçirmekte ve danışanın mevcut sorunlarının özgün ve benzersiz bir açıklamasını üretmek için danışanın geçmişinin, deneyiminin ve güçlü yanlarının teori ve araştırma ile sentezlendiği bir vaka formülasyon kabı (crucible) metaforu kullanarak yeni bir yaklaşımın ana hatlarını çizmektedir. Kap metaforu, vaka formülasyonunun üç temel tanımlayıcı ilkesini açıklamaktadır. İlk olarak, ısı kaptaki kimyasal reaksiyonları harekete geçirir. Modelimizde, terapist ve danışan arasındaki işbirlikçi ampirizm (collaborative empiricism) ısıyı sağlar. İkincisi, bir kaptaki kimyasal reaksiyon gibi, formülasyon da zamanla gelişir. Tipik olarak, formülasyon tanımlayıcı (descriptive) seviyelerde başlar, daha sonra açıklayıcı (explanatory) unsurları içerir ve gerekirse, zemin hazırlayan (predisposing) ve koruyucu faktörlerin danışanın sorunlarını nasıl etkilediğine dair boylamsal (longitudinal) bir açıklama içerecek şekilde daha da gelişir. Son olarak, kapta oluşan yeni maddeler, içine konan malzemelerin kimyasal özelliklerine bağlıdır. Modelimiz, danışanın sorunlarına basitçe bakmak yerine, danışanın sıkıntısını daha etkin bir şekilde yatıştırabilmek ve danışanın esnekliğini teşvik edebilmek için formülasyon sürecinin her aşamasında danışanın güçlü yönlerine odaklanmaktadır.
Referans: Kuyken, W., Padesky, C., & Dudley, R. (2008). The Science and Practice of Case Conceptualization. Behavioural and Cognitive Psychotherapy, 36, 757 – 768.
Saygılarımla,
Psk. Semiha Çoban